Uzmanlar uyarıyor: Aşırı stres başarısızlığa davetiye çıkarıyor!
Hayatımızın ortalama üçte birini geçirdiğimiz iş yerlerimiz, olumlu – olumsuz etkileriyle yaşantımızda önemli bir yer tutarak psikolojimizi derinden etkiliyor. Ekonomik koşulların ağırlaşması, rekabet koşullarının artması ise çalışanları iş hayatında strese sokuyor.
Kontrol altında tutulduğunda hayatı daha üretken hale getirmek için motive edici bir etken olan stres, aşırı derecede yaşandığında ise zihinsel, ruhsal ve fiziksel açıdan sağlığı olumsuz yönde etkileyebileyen bir tehdide dönüşebiliyor. Psikolog Ayşe Yanık Knudsen, aşırı stresin kişiler için de kurumlar için de sorunlara yol açacağını, verimliliği düşürürken, kişinin yakın çevresini ve toplum sağlığını da olumsuz yönde etkileyeceğini ifade ederek stresle baş edebilmenin yollarını aktarıyor.
İş yerinde stresin nedenleri
Gerek çalışanların kendi beklentileri, gerekse patronların beklentileri, insan iç dünyasında gerilimlere yol açabiliyor. Çalışan bireyler için; çok fazla sorumluluk altında olmak, görev dağılımında adaletsizlik olduğunu düşünmek, mesleki ilerleme ile ilgili endişeleri olmak, birlikte çalıştığı ekipte uyumsuzluk yaşamak, alınan ücret ve maaşlar konusunda kaygıların olması, kişinin yaptığı önemsiz ya da var olmayan hataların büyütülmesi, arkasından konuşulması, dışlanması, bilgi saklanması, yanlış giden her şeyin faturasının ona çıkarılması, bağırılması, hakaret edilmesi gibi nedenler stres yaşanmasına neden olur.
Eğer söz konusu kişi bir işverense şirketinin geleceği, çalışanların uyumsuzluğu ve problemleri, alt yöneticilerin sorunları, finans ve yatırım planlamaları strese neden oluyor. İş verenlerin yüklendikleri stres, genelde çalışanlardan daha fazladır. Ama umumiyetle patron ve çalışanlar birbirini anlamazlar, kendi yüklendikleri stresi önemser, diğerininkini yok sayarlar.
Stresin yarattığı olumsuz sonuçlar
Stresle baş edilemeyen durumlarda insanlarda hem bedensel hem de psikolojik sorunlar görülüyor. Başa çıkamadığı streslerin birikmesi sonucu kişide uyku bozukluğu, içine kapanık bir ruh haline bürünme, işe odaklanamama ve görevlere gerektiğinde yoğunlaşamama gibi durumlar ortaya çıkabiliyor. Performans ve verimliliğin düşmesi şirketlerde gizli kayıplara yol açıyor.
İşyerinde değersiz ve baskı altında hissetme, gelecek üzerine kaygıların artması, kişinin içine kapanık bir ruh haline bürünmesine neden olabiliyor. İş stresi, sigara ve alkol gibi sağlıksız alışkanlıkları tetiklerken şirketlerde kayıplara yol açıyor.
İş yerinde stresle nasıl baş edilir?
Strese neden olan faktörleri tamamen ortadan kaldırmak mümkün olmasa da onunla mücadele etmenin yolları mevcut.
İş yerindeki koşulları ve sizi rahatsız eden durumları uygun bir dille yöneticinizle paylaşın. İş yerinde güvendiğiniz arkadaşlarınızdan yardım isteyebilirsiniz. Ne olursa olsun eve iş getirmeyin. Eşinize, sevdiklerinize, çocuklarınıza mutlaka zaman ayırın. Düzenli aralıklarla aile büyüklerinizi arayın ve ziyaret edin. Kendinize ve hobilerinize zaman ayırın. Kitap okumak, müzik dinlemek, yürüyüş yapmak ya da sevdiğiniz bir arkadaşınızla bir kafede oturup sohbet etmek de size iyi gelecektir.
Belirli aralıklarla iş yerinde dolaşın, yürüyün ya da merdiven inip çıkın. Mümkünse temiz hava alın, hareket etmeniz kan dolaşımınızın da harekete geçmesine yardımcı olacaktır.
Her yolu denemenize rağmen stresiniz devam ediyorsa, daha verimli olabileceğiniz ve kendinizi daha mutlu hissedebileceğiniz bir iş araştırabilirsiniz. Ancak işinizle ilgili ani bir karar vermekten kaçınmalısınız. Psikolog Ayşe Yanık Knudsen, sorunlarla başa çıkılamadığı durumlarda bir uzman psikologdan ya da psikiyatristten yardım alınması gerektiğini vurguluyor.
Psikolog Ayşe Yanık Knudsen
Değişim Psikoloji ve Terapi Merkezi
21.11.12
12.9.12
Suda Doğum Hakkında Bilgiler
Uzmanlar, dünyada çok yaygın olmasına rağmen Türkiye’de sayılı kamu ve özel hastanesinde uygulanan suda doğumun ayrıntılarını ve yöntemin ayrıntılarını anlattı…
Anne adaylarının ‘ben yüzme bilmem’ kaygısıyla küvete girdiklerini belirten Op. Dr. Özlem Uzunlar, bebeklerin doğdukları anda yüzmeye başladığını söyledi.
Suda Doğum Ünitesi’nin 29 Kasım 2005′te Emine Erdoğan tarafından açıldığını dile getiren Zekai Tahir Burak Hastanesi hekimlerinden Op. Dr. Özlem Uzunlar, bu birimin Türkiye’de hizmet veren ilk kamu hastanesi olduğunu ifade etti.
Suda Doğumun, Amerika ve Avrupa ülkeleri başta olmak üzere 71 ülkede uygulandığını söyleyen Uzunlar, Türkiye’deki henüz yaygınlaşmadığını belirtti.
Hastanede 2 suda doğum küveti bulunduğunu söyleyen Uzunlar, her bir suda doğum birimine günde bir tane hasta alabildiklerine vurgu yaptı. Doğum eylemi için 37 derece dezenfeksiyon koşullarına uygun, filtre edilmiş su gerektiğini dile getiren Uzunlar, “Şu ana kadar tam 503 bebeğin (haber yayına verildiğinde 508′e çıktı) suda doğdu.” dedi. Uzunlar, suda ilk doğan bebeğin 5 yaşına girdiğini ifade etti.
Her anne adayı suda doğum yapamaz
Her anne adayının suda doğum yapamadığına dikkat çeken Özlem Uzunlar, düşük riskli anne adaylarının tercih edildiğini, bunların da çok kilolu olmaması, tansiyon, kalp, astım, şeker hastalığı gibi hastalıkların bulunmaması şartı aradıklarını vurguladı.
HIV (AIDS) virüsü, hepatit virüsü ya da aktif genital enfeksiyon taşıyan, ya da gebeliğinde çok sık idrar enfeksiyonu geçiren anne adaylarına da suda doğumu önermediklerini aktaran Uzunlar, “Bunun yanında bebekle ilgili faktörler de var. Ya da eşle ilgili faktörler de var. Mesela çoğul gebelik mevcutsa suda doğuma alamıyoruz. Bebeğin eşi önde geliyorsa, annenin suyu yani bebeğin suyu doğum eyleminden çok erken gelmişse ve gelen su berrak değilse suda doğuma alamıyoruz. Bebeğin de normal ölçülerde olması gerekiyor. Bebeğin 4 bin gram üzerinde olmasını çok fazla tercih etmiyoruz.” diye konuştu.
Suda doğumun duyulmamış bir yöntem olduğunu, anne adaylarına doktorların tavsiye ettiğini söyleyen Uzunlar, “Uygun gördüğümüz gebelere, özellikle doğumdan korkma gibi bir eğilimi varsa normal doğuma teşvik etmek ve yüreklendirmek adına biz tavsiye ediyoruz. Çünkü çok büyük avantajları var. Bir kere doğum sancısını çok az hissediyor. Hastaların belden aşağı uyuşturularak yapılan doğumlardan bile daha az acı hissettiklerini gördük. İkinci avantajı, diğer normal doğum yöntemlerine göre doğumdoğum yapacak hanım için 90 dakika kadar kısaltabilmekte.” değerlendirmesini yaptı. eylemini ilk
Bebek boğulmuyor mu?
Anne ve baba adayları suda doğumda en çok ‘bebeğin suda boğulup boğulmadığını’ merak ettiğine dikkat çeken Uzunlar, “Bebek doğduktan sonra şöyle küçük bir tur atıyor. Bu arada aklınıza gelebilir, bu bebek boğulmuyor mu diye. Yeni doğanda ilk refleks, solunum refleksi, doğum kanalından çıktıktan sonra başlar. Ama bebek, anne rahmindeki suyla aynı ısıdaki başka bir suya geçiş yaptığında o ilk solunum refleksi uyarılmamış oluyor ve nefes almamış oluyor. Ta ki biz onu annenin göğsüne yatırana kadar. Bu durumda nefes almadığı için, bebeğin su yutma gibi bir tehlikesi kalmamış oluyor.” bilgisini verdi.
Anne adayları: “Ben yüzme bilmiyorum”
Suda doğum öncesinde anne adaylarıyla ilginç diyaloglar yaşandığını vurgulayan Özlem Uzunlar, şu ilginç olayı anlattı: “Bir tane gebemiz gayet uygundu. Teklif ettiğimde ‘hayır ben yüzme bilmiyorum’ falan dedi. Annesi de ‘kızım bu bir küvet, denizde yüzecek halin yok’ gibi şeyler söyledi. Sonra ortamı kendisine gezdirip, anlayınca bu tür bir korku yapmadı. Kendisi sağlıklı bir şekilde doğumunu yaptı ve bebeğini kucağına alıp gitti.”
Adım adım suda doğum
- Öncelikle anne adayına anlatılıyor.
- Annenin tansiyonu ölçülüyor, şeker kontrolleri ve bebeğin iriliğine bakılıyor.
- Aktif doğum eyleminin başında doğum açıklığı yani 5 cm olduğunda anne suya alınıyor.
- 37 derece suda annede gerilmeyi engelleyen, sakinleştirici endolfin hormonları salgılanıyor.
- Annede kan akımının artmasına neden olan bu eylemlerle bebeğin daha iyi oksijen almasına yardımcı oluyor ve en az ağrıyla doğumu yapıyor.
- Doğum su içerisinde gerçekleşiyor.
- Göbek kordonu hiç klemplenmeden bebek suda yüzdükten sonra alınıp anneye veriliyor.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Popüler Başlıklar
-
Ameliyatsız vajinal gençleştirme (sıkılaştırma,daraltma) Kadın kendi genital organından şikayet eder mi? Konuyla ilgili olarak kadınlar ar...
-
Hepimiz saçlarımızı yok fıstık kahvesi, yok platin çilek rengi, yok gece mavisi vb renklere boyamak istiyoruz ama önemli olan bunların tica...
-
Köpük saç boyaları gerçekten alanında bir devrim. Bir dönem kuaförlerde zaman geçirmeye dur dediğim anda evde saçlarımı kendim boyamaya başl...
-
SUYUMUN GELDİĞİNİ NASIL ANLAYACAĞIM? Birçok kadın suyun kovalarca geleceğini duymuştur. Ancak gerçekte su kesesi patladığında ilk olarak...
-
Tüp bebek nedir? Tüp Bebek Tedavisinde Bilinmesi Gereken 10 Detay Tüp bebek nedir? Gerek yazılı, gerek görsel, gerekse sosyal medyada hem...
-
Oda Termostatları günümüzde tüm modern yapılarda bulunmaktadır. Oda termostatı temel anlamda odanızın sıcaklığını kolay yoldan ayarlayabil...
-
Türkiye’de 10 milyon kişinin mücadele ettiği diyabet hastalığı, göz sağlığını da tehdit ediyor Kan şekerinde yaşanan ani yükseliş ve düşüş...
-
Meme kanseri hakkında herşey Meme kanserinde risk faktörleri nelerdir? M...
-
Saç Boyama Teknikleri Saçlarınızın rengini değiştirmek, parlaklık vermek için doğada bulunan renk verici bazı bitki ve otlardan faydanabilir...
-
Baş ağrısı nedir? Baş ağrısının sebepleri nelerdir? Başım neden ağrıyor? Baş ağrısı nedir? Baş ağrısının sebepleri nedenleri nelerdir? Başı...